Ölümüne en çok üzüldüğüm yazarlardan Sabahattin Ali, "Anlarsın niçin uzak yerlere baktığımı: İçinde yaşanmaz bir dünyada yaşıyorum..." diyor. Yazımın sonunda, yazıya neden böyle başladığımı anlatmama gerek kalmayacak...
Bu köşenin takipçileri bilir, zaman zaman okurlarımın eleştiri, öneri ve sorularını buradan muhatabına iletirim.
Bugün de öyle yapacağım.
Lafı hiç uzatmadan konuya gireyim.
Bursa Büyükşehir Belediyesi'nden bana ulaşan birçok personel ve vatandaşlar, Alinur'a, "Gelini, belediyede bankamatik memuru mu?" diye soruyor ve sormamı istiyor.
O halde soralım; Alinur! Gelinin belediyede bankamatik memuru mu?
Pek tabii ki; bu köşe ne kadar okura açıksa Alinur'a açıktır ve eğer isterse cevap hakkını kullanabilir.
Fakat son günlerde bu konuda yoğun bir şikayet alıyorum.
İşin özü/özeti şu:
Bizim Alinur, biricik oğlu Hilmi'yi geçtiğimiz aylarda, Gökmen Uzay Havacılık Eğitim Merkezi (GUHEM)'de havalı bir düğünle evlendirdi. (Allah bir yastıkta kocatsın)
Ben bilmiyordum, gelen şikayet postalarından öğrendim; gelin hanım belediyenin kadrolu avukatlarından birisiymiş. Yanlış anlaşılmasın, şikayet konusu, Hilmi'nin belediyede çalışan bir avukatla evlenmesi falan değil. Tekrar ediyorum; Allah bir yastıkta kocatsın.
Şikayete konu şu:
Gelin hanım, düğünden sonra pek belediyeye uğramaz olmuş. Belediye personeli, gelin hanımın "İşe gelmeden tıkır tıkır maaşını aldığını" iddia ediyor.
Bu durumdan öylesine eminler ki; bunu, 4441600'ı arayıp, oradan dahili 1400'ı tuşlayarak personel daire başkanlığı memur servisine de sorabileceğimizi söylüyorlar.
Aynen şöyle diyorlar:
"Gelin hanım belediyede kadrolu memur avukat statüsü bulunmasına rağmen 23 Ağustos 2023 tarihinden itibaren 1 gün dahi belediyeye gelmediği kah idari izin kah mazeret izni kah sağlık raporu ile geçiştirerek maaşını tıkır tıkır almaya devam etmektedir . Kadrosunun bulunduğu birim amiri zaten Bursa kamuoyunda nasıl biri olduğu kim olduğu bilinmekte..."
Bu doğru mu bilmiyorum; ben gelen şikayet postalarının yalancısıyım. Fakat gerçekse, sizce de durum çok vahim değil mi? Gelin hanım, belediyeyi kayınpederinin dükkanı sanmış olabilir. Ne var ki; ben ne gelinimize ne de oğlumuz Hilmi'ye kızmıyorum. Onlar henüz gençler ve gençlerin hata yapma hakkı vardır.
Ben, İmam Hatipli oluşundan mütevellit; halkın, hakka, hukuka riayet edeceğini düşünerek oy verdiği Alinur'a kızıyorum. Ben, yıllardır sadece uzaktaki düşmanı eleştiren İmam Hatip derneklerine kızıyorum ve soruyorum; bu, içinize siniyor mu? Hani, böyle bir şeyi bir CHP'li yapsa, solculuktan girer, dinsizlikten çıkar, mangalda kül bırakmazdınız. Şimdi gıkınız bile çıkmıyor, ne iş?
SON SÖZ:
Bitirirken bir hususa daha dikkatinizi çekmek isterim. Şikayet edenler ekseriyetle gelin hanımın belediyede kadrosunun bulunduğu birim amirine de "Bursa kamuoyunda nasıl biri olduğu, kim olduğu bilinmekte..." notuyla ayrı bir parantez açıp insanı düşündüren iddialarda bulunuyorlar. İşte bütün bunlar ve daha fazlası Ak Parti'nin işini zora sokuyor. Ak Parti, iddiasından vuruluyor. Şimdi, en başa dönelim. Söze niçin Sabahattin Ali'nin, "Anlarsın niçin uzak yerlere baktığımı: "İçinde yaşanmaz bir dünyada yaşıyorum..." dizeleriyle başladığımı uzun uzun anlatmama gerek var mı? İçinde yaşadığımız dünyayı yaşanmaz hale getirenler içimizde kul hakkı yiyenlerin ta kendisi değil mi? Şimdi, Ak Parti, Alinur'u aday gösterecek ve bizler de hakka, hukuka riayet edecek diye oy vereceğiz öyle mi? Hadi ordan, hadi ordan...
--------
"Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve politikhaber.com.tr'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir."