Seçimin kazanan partilerine geçmeden evvel, kaybeden partisine dair birkaç şey söylemem lazım.
Yerel seçimlere dair aday belirleme sürecinden sonra Ak Parti'de daha önce örneğine pek rastlanmayan restler ve istifalar yaşanıyor. Haklı olarak herkes, Ak Parti'deki bu beklenmedik durumun sebebini sorguluyor.
Aslında mesele basit:
Ak Parti'de karar vericiler, yıllardır, "Nasıl olsa oyu Erdoğan alıyor" düşüncesiyle iş yapacak değil, işlerini yapacak aday aradılar. Ne milletvekili ne de belediye başkan adayı belirlenmesinde teşkilatlara asla sormadılar. Bu yakıcı tabloya rağmen, teşkilatlar, "Dava" diyerek sineye çekti ve içlerine sinmeyen adaylara oy verdi.
Fakat son süreçte işler biraz değişti. Şöyle ki; Ak Parti, kibirli alışkanlığı gereği aday belirlerken yine teşkilatlara sormadı. Kendi teşkilatına sormadan gösterilen adayların belirlenme sürecinde MHP'nin bile etkili olduğu ortaya çıkınca bardak taştı. Erdoğan, CHP'lileri, "Tıpış tıpış oy vermekle" eleştirirken, kendi teşkilatının da aynı duruma düştüğünü/düşürüldüğünü fena halde ıskaladı. Kuşkusuz bunun, sandığa da büyük bir yansıması olacaktır.
***
Şimdi gelelim, seçimin kazanan partilerine...
Herkes seçime, Ak Parti ile CHP arasında kıyasıya geçecek bir yarış gibi bakıyor, ama işin aslı başka...
Bir öngörümüz olsa da sandıktan hangi adaylar "galip" çıkar, kesin olarak bilmek zor. Fakat kolay ve kesin olan bir şey var ki; bu seçimin şimdiden kazanan iki partisi var.
Bunlar, Milliyetçi Hareket Partisi ve Yeniden Refah Partisi.
Evet, Türkiye'de hangi parti ve lider, siyasetçi olursa olsun, önünde sonunda Devlet Bahçeli'nin keskin zekasına boyun eğip, MHP'nin dümen suyuna girmekten kendini kurtaramıyor. Bu, Recep Tayyip Erdoğan olsa bile sonuç değişmiyor.
Nitekim, yirmi yılı aşkın bir süredir tek başına iktidarda kalmayı başarmış ve Ak Partililerin yılarca "Dünya lideri" diye övdükleri/övündükleri Erdoğan bile günün sonunda, yirmi yıl önce MHP'den devraldığı iktidarı, emaneti sahibine teslim etme edasıyla yine MHP'ye bırakmak zorunda kaldı. Görünen kuşbakışı manzara şu: Devlet bey, çizmelerini giyip, elinde tespihiyle Akova'nın ortasına otağını kurmuş, Türk kahvesini yudumluyor.
Bu, Ak Parti'yi açık bir eleştiri gibi okunabilir belki, ama MHP için büyük bir başarı hikayesidir. Nihayetinde, at binenin, kılıç kuşananın değil midir? Açıkçası ben bir MHP'li olsaydım, göstere göstere bunun keyfini çıkarırdım ki; MHP'lilerin de öyle yaptığı görülüyor zaten. Nitekim, Bursa'da Alinur Aktaş'ın yeniden aday yapılmasında en büyük payın MHP olduğu dilden dile dolaşıyor. Kaldı ki; aday karşılamada Ak Partililerden çok MHP'lilerin olması ve meydanları "Bursa ovası bozkurtların yuvası" nidalarıyla inletmesi de iddianın doğruluğunu kanıtlar nitelikte değil midir?
Tamam, MHP'nin, Alinur Aktaş'ı orantısız sahiplenmesinin, Ak Parti tabanında bir tepkiye, içten içe bir kırgınlığa/kızgınlığa dönüştüğü, bundan dolayı rest ve istifa durumlarının yaşandığı da doğrudur, ama bu ne MHP'nin sebep olduğu bir sondur ne de MHP'lilerin sorunudur...
***
Başta/başlıkta da altını çizdiğimiz gibi, seçimin bir diğer kazananı da hiç kuşkusuz Yeniden Refah Partisi'dir. Cumhur İttifakı içinde, gerektiğinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı kurda kuşa yem ettirmeyen bir duruş sergilerken, yeri geldiğinde eleştirmekten, öneride bulunmaktan çekinmeyen; bu duruşuyla da en fazla Ak Parti tabanından takdir toplayan bir parti oldu Yeniden Refah Partisi.
Bu özlü ve özgün duruşuyla siyasette yeni bir sayfa açan Yeniden Refah, bir bakıma, Ak Parti ile CHP arasında sıkışan seçmen için adeta bir nefes borusu oldu.
Bunun en somut örneği, Sedat Yalçın'ın, Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olarak ilan edilesi olsa gerek. Şöyle ki; Yeniden Refah Partisi, Ak Parti ile CHP arasında seçim yapmaya mecbur bırakılan Bursalıların huzuruna; dürüstlüğüne, bilgisine, birikimine, liyakatine herkesin, en çok da Ak Partili ve CHP'lilerin tanık olduğu Sedat Yalçın'ı çıkartarak, bağıra bağıra, "Onları seçmeye mecbur değilsiniz" dedi.
Bursa'da "CHP sopasıyla" korkutulan muhafazakar seçmen, başta Ak Parti teşkilatlarının bile sıcak bakmadığı Alinur Aktaş'a oy vermeye mecbur bırakılmak istendi. Fakat Yeniden Refah Partisi, Bursa'da bu oyunu bozdu, açmazı açtı ve "Bir ihtimal daha var" dedi. Aynı şeyi, Şanlıurfa'da, Elazığ'da, Yozgat'ta, Eskişehir'de ve daha birçok yerde de yaptı, yapmaya da devam ediyor.
Dolayısıyla kendisinden yılar önce ve büyük umutlarla kurulan partilerin aksine çok kısa sürede üye ve oy olarak yükselen, bu yükselişiyle Bursa dahil birçok yerde kazanma potasına giren Yeniden Refah Partisi de bu seçimin istisnasız kazanan partisi olmuştur.
Elbette ki; bu hızlı yükselişte Ak Parti'den kopan seçmenin, savunduğu değerleri adına Yeniden Refah Partisi'ni güvenli liman olarak görmesinin payı yadsınamaz. Zaten dün birlikte yol yürüyen insanların, yarın için yine bir araya gelmesi daha kolay değil midir?
SON SÖZ:
"Bursa ovası bozkurtların yuvası" diyen MHP'lilerle Devlet Bahçeli, çizmelerini giyip, elinde tespihiyle Akova'nın ortasına otağını kurup, Türk kahvesini yudumlayarak başarısının haklı keyfini sürerken; Bursa ovasının "Mücahit yuvası" olması gerektiğini düşünün Ak Parti içindeki Milli Görüşçüler de rotayı Yeniden Refah Partisi'ne çeviriyor. Türkiye'de en az yüzde yirmi Milli Görüşçü seçmenin olduğu düşünülürse Yeniden Refah'ın normal şartlarda ulaşacağı oy potansiyeli de ortaya çıkmış oluyor. Kısaca, Ak Parti eriyor, siyasette kartlar yeniden karılıyor, saflar yeniden belirleniyor.
-----
"Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve politikhaber.com.tr'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir."