Mustafa Gültekin

Mustafa Gültekin

seferisair@gmail.com

Bursa'nın kahredici yolsuzluğunu yazdım!

14 Eylül 2023 Perşembe 13:04

Evvela şu konuda anlaşalım. "Yolsuzluk" derken, kastım, "akçeli işler" falan değil. Yani, bildiğiniz asfalt yoldan bahsedeceğim. Hani, başlığı kışkırtıcı bulup başka bir muratla yazıyı okumaya başladıysanız yolun sonunda şoke olmamanız için en baştan sizi uyarmak istedim.

Efendim, birkaç gün önce, "Dündar'dan Aktaş'a büyük kıyak!" başlıklı bir yazı kaleme almış ve Bursa'nın artık kanıksanmış trafik sorununu bir kez daha gündeme getirmiştim.

Açıkçası, beklemediğim oranda bir geribildirimle (siz buna dönüt de diyebilirisiniz) karşılaştım. Bizim Alinur'un, "Bana göre Bursa'da trafik problemi yok. Şimdi gülecek bazılarınız, ben biliyorum..." sözü birçok vatandaşta bardağı taşıran son damla olmuş.

Öyle ki; genel seçimde oyunu Ak Parti'ye (Erdoğan'a demek daha doğru olur) verdiğini ve yeni bir genel seçim olsa oyunu yine Erdoğan'a vereceğini söyleyen birçok kişi, Alinur'un aday yapılması durumunda sadece Bursa'nın kahredici yolsuzluğundan mütevellit zinhar Ak Parti'ye oy vermeyeceğini söylemekten çekinmiyor.

Bursa'nın trafik sorunu, bir bakıma yol sorunudur. Daha doğrusu, başta/başlıkta da ifade ettiğim gibi yolsuzluk sorunudur. Evliya Çelebi'nin, "Velhasıl Bursa sudan ibarettir" dediği bu şehir, nasıl su fakiri bir şehir olduysa, ne yazı ki; yol yordam bilmeyen, kabile reisi kılıklı kasaba siyasetçilerinin elinde yolu da olmayan bir şehre dönüşmüştür.

Bursa'nın yol sorunu, yani, yolsuzluk sorunu her gün yaşadığımız şekliyle sadece trafik sorunu olarak devam etmeyecek.

Bakın burası çok önemli!

Lütfen kalp gözüyle okuyun satırlarımı... Dumanı hala acı acı tüten Maraş merkezli deprem; on ilimizi yerle bir etmekle kalmadı, seksen beş milyon hepimizin yüreğinde derin izler bırakan sarsıntılara, yıkıntılara, korkulara sebep oldu değil mi?

Bir taraftan, Türkiye'de hayatı felç eden Maraş merkezli depremin yaralarını sararken öbür taraftan da hemen bütün yetkin isimlerin, "Eli kulağında" diyerek uyarıda bulunduğu olası Marmara depreminin kokusu/korkusu çöktü üzerimize. Artık herkesçe malum olduğu üzere, beklenen Marmara depreminin, İstanbul'la birlikte en çok tehdit ettiği şehir Bursa'dır.

Bu fakiri takip edenler anımsayacaktır. Bursa'da 18 binden fazla can kaybı olacağına dair AFAD'ın açıkladığı ürpertici Bursa raporunu paylaşmıştım sizlerle. Öyle ki; AFAD'ın Bursa için hazırladığı senaryoya göre 6,9 büyüklüğündeki bir depremde 18 binden fazla kişinin hayatını kaybedeceği tahmin ediliyor. 650 bin konutun olduğu Bursa'da 2004 yılı öncesine ait riskli 200 bin bina bulunuyor ve AFAD'ın senaryosuna göre ilçe bazında en çok can kaybı ise Yıldırım, Osmangazi, İnegöl ve Gürsu'da yaşanacak...

Emin olun, bu kayıpların bir kısmı ve belki de daha fazlasının sebebi sadece yıkılan binalar olmayacak. Olası bir depremde en az yıkılacak binalar kadar sorunlu başka ölümcül bir tehlike daha var. Evet, Bursa'da depreme hazır olmayan sadece binalar değil. Korkarak, üzülerek ve adeta ürpererek söylüyorum ki; Bursa'nın olmayan yolları, yani yolsuzluğu öldürecek insanları.

Bursa'nın bu yolsuzluk sorunu öyle böyle bir sorun değil. En ufak bir kaza olduğunda bile şehrin ana yolları tıkanıyor, kilometrelerce araç kuyruğu ile şehre girmek ve çıkmak neredeyse imkansız hale geliyor. Allah esirgesin; Bursa'da olacak yıkıcı bir deprem ve sonrasındaki kaos ortamında şehrin trafiği tamamen kilitlenir, olay yerlerine ne sağlık, ne güvenlik, ne kurtarma, ne de ihtiyaç duyulan makine ve ekipmanlar ulaşabilir. Bunun ise daha çok acı, daha çok ölüm anlamına geldiğini/geleceğini söylememe gerek var mı?

Önümüzdeki yerel seçimler, Bursa için, "Eli kulağında" denilen büyük Marmara depremden önceki son çıkış belki de. Bu ölümcül gerçekten hareketle diyorum ki; artık bizim, "mış" gibi yapan, hamasetle günü kotaran başkanlara değil; Bursa'ya yol yapacak, şehrin yıllanmış sorunlarının çözümü için ya yol bulacak ya da yol açacak bir başkana ihtiyacımız var.

Bu acil ihtiyaçtan mütevellit "Bursa'da kim bir karış yol yapmış" diye geriye dönüp şöyle bir baktığımda Bursa Çevre Yolu ilişiyor gözüme. O yolun altında ise Faruk Çelik'in imzası var. Sevin veya sevmeyin, ama o imza orada adeta umut veren bir heykel gibi duruyor. Tıpkı bir önceki dönem Urfa'da yaptığı onlarca efsane hizmet gibi.

Evet, Bursa yolsuzluktan kırılırken, Faruk Çelik memleketin başka köşelerinde yol yapmaya devam ediyor. Hem de ne yollar; insanlar, açılan yollar ve o yollara dökülen asfaltla beraber sevinç gözyaşları döküp, şiirler yazıyorlar. ('Oğdarun yoluna asfalt doşandi' şiirini okumak için tıklayınız) 

Açık söylüyorum, deprem, Bursa'yı çıkmaz sokaklarda kıstırmadan Bursalılar, yol yapacak bir başkan için Ak Parti'yi sıkıştırmalı. Hatta, belediyenin parası yoksa bile burada/n kazanan Bursalı iş insanlarına "salma salarak" parayı toplayacak ve o yolları yine de yapacak, kararlı bir başkan istemeli, seçmeli.

Bu işin şakası yok. "Geliyorum" diyen deprem, şehrin felaketine adeta davetiye çıkaran akıl dışı inatlaşma faylarını da kırabilir mi? Bilmiyorum, ama yaşadığım şehir adına sorumluluk duyan asabı bozuk bir yazı gündelikçisi olarak sadece uyarıyor ve soruyorum: Bursa'nın bunca birikmiş sorunu varken ve çözebilecek kişi de Faruk Çelik'ten başkası değilken, Çelik'in aday yapılması için Bursa'ya daha meteor falan mı çarpması gerekiyor? 

SON SÖZ:

Evet, Evliya Çelebi, "Velhasıl Bursa sudan ibarettir" demeden evvel; "Su ve havanın güzelliğinden Bursalıların yüzü kırmızıdır..." demiş. Bugün, bırakın havasının, suyunun güzelliğinden yüzlerin kırmızılığını, susuzluğa, yolsuzluğa, trafiğe çare bulmayı vaat edip, bulamayan; sonra da dönüp, "Bence trafik sorunu yok" diyebilenlerin, utancından yüzü bile kızarmıyor artık. Demek o ki; Bursa, birikmiş sorunlarının yanında bir de deprem tehdidi altındadır. Bursa'nın, hükümet nezdinde, daha da önemlisi Cumhurbaşkanı Erdoğan nezdinde lobi oluşturabilecek ve sorunların çözümü için proje ve kaynak yaratabilecek güçlü bir başkana ihtiyacı var. Bunları ise halihazırda Faruk Çelik'ten başkası yapamaz. Aksini iddia eden varsa beri gelsin.

 

-------

"Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve politikhaber.com.tr'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir."

Mustafa Gültekin Hakkında

Ağaçhisar'da 1977'de Şubat'ın ayazında anamın kucağında açmışım gözlerimi dünyaya. Babamın sıcak nefesiyle kulağıma okuduğu ezanla duymuşum adımı.

Mustafa

Kendimi, "Asabı bozuk bir yazı gündelikçisi" olarak tanımlıyorum. Gazeteciliğe, ortaokulda, okul gazetesi çıkartarak başladım. İlk basın kartımı "bir eğitim hizmeti" olarak burada aldım ve o gün bugündür kendimi mesleğin öğrencisi olarak görmeye, öğrenmeye devam ediyorum.

Araf'tan yeryüzüne dağıldığımızdan beri, yurt tutmayan düşlerimin peşinde, kaleme duyduğum hürmetle 20 yılı aşkın bir süredir yerel ve ulusal gazetelerde yazılar yazıyorum. Evliyim ve Canevim, Yürek Yongam Neslihan Azra'mın babasıyım.