Mustafa Gültekin

Mustafa Gültekin

seferisair@gmail.com

Bu işte bir tuhaflık yok mu?

03 Mayıs 2023 Çarşamba 00:31

Ak Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, "Bu seçim, işgalcilere karşı istiklal mücadelesi seçimidir..." gibi taşınması epey zor ve ağır bir cümle kurdu...

Henüz, bu taş kadar ağır cümlenin yarası sarıp sarmalanmamışken Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, katıldığı bir canlı yayında 14 Mayıs seçimlerini "darbe" ile kıyasladı. Uçum, "2023 seçimlerinde iktidar değişikliği Türkiye'nin tam bağımsızlığına darbe olur..." diyerek bir bakıma Binali Yıldırım'dan aldığı bayrağı biraz daha ileri götürüp, bana göre uçurumdan yuvarladı.

Burada, başa dönüp başlığı tekrar etmek istiyorum. Hani, söylenenler sadece bana mı tuhaf geliyor; yoksa, sizce de bu işte bir tuhaflık yok mu? Mesela seçim yaklaştıkça artan ve bir bayrak yarışına dönen "darbe" içerikli söylemler Ak Parti'de derinleşen bir kuralsızlığın habercisi değil mi?

Ak Parti'nin seçim stratejisini belirleyen önderler, karşı tarafı düşmanlaştırarak kendi tabanını sağlama almak ve bunu da oya tahvil etmek gibi bir düşünceleri olabilir, fakat bu propaganda dili tek başına seçim kazanmaya yeter mi?

Doğrusu, bu hasarlı dil seçim kazandırır mı bilemiyorum, fakat bu dille dünyevi bir iktidar bir süre daha uzatılsa bile bunun bir kazanım olmayacağı, bu dilin yarattığı tahribatın uzun vadede  inanca dair iddiaları ağır hasara uğratacağı bilinmeli.

Kaldı ki; dünyevi iktidarın uzatılmasını da zora sokacak, sorunlu bir cümle gibi geliyor bana. Mesela, Uçum'un, "İktidar değişikliği Türkiye'nin tam bağımsızlığına darbe olur..." sözü; Ak Parti'nin yönetmeye yürüyüş sürecinde başka birilerinin, Ak Parti'nin iktidar olması halinde ülkede "irticanın hortlayacağı" iddiasını/yanılgısını hatırlatıyor seçmene.

Açıkçası, yirmi yılın sonunda Ak Parti'nin böylesine iğreti bir propaganda diline yapışıyor ve kendine yakıştırıyor olmasını hiç doğru bulmuyorum, bir fayda sağlayacağını da düşünmüyorum. Bu dil, en hafifinden "iddiasından vurulmak" anlamına gelmez mi Ak Parti için?

Oysa Ak Parti'nin bugün sorgusuz sualsiz sözde övgücülerden çok rahatsız edici sorular soracak, eleştirel sorgulamalar yapacak özde taraftarlara ihtiyacı var.

Bugün kimse duymak, görmek istemiyor belki, ama Ak Parti, yanlış ekonominin halka yüklediği ağır travmayla sınanıyor. Halkın yoksullaşması, Ak Parti'ye seçim kazandıracak İHA-SİHA, TCG, Togg gibi haklı bir övünce sahip kartları bile etkisizleştiriyor.

SON SÖZ:

Yanlış anlaşılmasın; tabii ki; uçaklar, gemiler, arabalar önemli, fakat soğanı da hafife almayın diyenlere kızıyorlar, azarlıyorlar. Ama kazın ayağı öyle değil. Günlük hayatın daha sahici ve yaralayıcı yanları da var. Mesela, kaç kadın, akşam eve Togg'la gelmedi diye kocasını haşlar? Veya kaç kadının yüreği, çocuklarının akşam yemeğine soğan koyamadığı için haşlanır? Sorunun cevabı, sanırım seçmenin/seçimin de nabzını yansıtacaktır.

 

-------

"Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve politikhaber.com.tr'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir."

 

Mustafa Gültekin Hakkında

Ağaçhisar'da 1977'de Şubat'ın ayazında anamın kucağında açmışım gözlerimi dünyaya. Babamın sıcak nefesiyle kulağıma okuduğu ezanla duymuşum adımı.

Mustafa

Kendimi, "Asabı bozuk bir yazı gündelikçisi" olarak tanımlıyorum. Gazeteciliğe, ortaokulda, okul gazetesi çıkartarak başladım. İlk basın kartımı "bir eğitim hizmeti" olarak burada aldım ve o gün bugündür kendimi mesleğin öğrencisi olarak görmeye, öğrenmeye devam ediyorum.

Araf'tan yeryüzüne dağıldığımızdan beri, yurt tutmayan düşlerimin peşinde, kaleme duyduğum hürmetle 20 yılı aşkın bir süredir yerel ve ulusal gazetelerde yazılar yazıyorum. Evliyim ve Canevim, Yürek Yongam Neslihan Azra'mın babasıyım.