Soruyu görünce, iç çekip, "Hangi birini sayalım" diyenler çıkacaktır; hani, haksız da sayılmazlar.
Öyle ki; Ak Parti'de oyu Erdoğan aldığı için kimsenin emanete sadakat düsturuyla "liyakat" diye bir derdi olmuyor pek. Nitekim, en olmayacak birisi, en olmaz bir makama aday yapılabiliyor. İnsanlar büyük fotoğrafa bakarak oy verdiği için ve o çerçevede de Erdoğan olduğundan kimse olmazı görmüyor ve olmazlar oluveriyor. Mesela, 31 Mart 2024'de yapılacak yerel seçimlerde bu bir kez daha tecrübe edersek şaşırmayın.
Oluyor olmasına, ama günün sonunda olan, yönetilen şehirlere, kurumlara, insanlara oluyor. Hasılı, olan Ak Parti'nin temsil ettiği değerler kümesine, inançlar halesine oluyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, birçok kez, "Ayıranlardan, ayrıştıranlardan değil, hep birleştirenlerden olduk. Nefretin, kinin ve öfkenin diliyle değil, daima kardeşliğin diliyle konuştuk..." dese ve bu dilin hakim kılınmasını öğütlese de doğrudan ve/veya dolaylı olarak Ak Parti'yi veya Ak Parti'nin değerlerini temsil noktasında makam işgal eden birileri bu derin hassasiyeti ıskalayıp, kibrin gölgesinde göbek kaşımayı tercih ediyor.
Gölgede göbek kaşıyanlar yüzünden birer ikişer azalıyor bu yolda yürüyenler. Birer ikişer, emeklerinin heba olduğunu düşünüp, soğuyor bu yoldan ve yolculuktan. Yenilgi yenilgi büyütülen bu dava taşı daha gediğe konulmadan mirasyedilerin mezesine kurban ediliyor.
Bu, aslında kabuk tutmaz yaramı kanatan genel girizgahtan sonra başa/başlığa dönüp merakını mucip sorunun cevabını arayalım.
Evet, Ak Parti'nin birçok alandaki başarısına karşın iktidarı boyunca başarı gösteremediği belki de tek yerin eğitim olduğu su götürmez bir gerçek.
Tamam, derslik sayısından ders kitaplarına varıncaya kadar bu alanda da hatırı sayılır işlere imza attığı yadsınamaz, ama bunların hiçbirisi eğitimin özüne dair olması gerekenin yanından bile geçmiyor ne yazık ki.
Bu kahredici tablonun sürekli gerileyerek devam etmesinin birçok sebebi vardır muhakkak, ama işin mutfağından gelen bir yazı gündelikçisi olarak benim tespit ettiğim en büyük sebep; Ak Parti'nin/Erdoğan'ın sırtına yapıştırılmış sendika derebeyliğinden başka bir şey değil.
Halkayı daraltıp, konuyu eğitime getirdik madem; eğitimin bu denli rezil hale gelmesinde başat rol oynayanın da Ak Parti'nin gölgesinde neşvünema bulmuş Eğitim-Bir-Sen olduğunu söylememe gerek yok sanırım.
Baştaki sorunun, baş cevabı budur. Yani, Bursa'da Ak Parti'ye en çok Ak Parti'nin kılıcını sallayan Eğitim-Bir-Sen zarar veriyor. Hiçbir siyasi mesuliyeti olmadan hoyratça siyasetin kılıcını sallayan bu kerameti kendinden menkul sendika; daha doğrusu, sendikanın yürürlükteki yönetimi kendi üyelerine bile "Ekmek yoksa pasta yiyin" alakasızlığında ve gündemden kopuk.
Asabı bozuk bir yazı gündelikçisi olarak öfke katsayımın biraz yüksek olduğu bilinir, ama yeşermesi için vakti zamanında benim de gözyaşımla suladığım bu sendikanın vasfını yitirmesini görmek öfkeden öte bir etki bırakıyor bende. Üzülüyorum, yoldan soğuyorum, yolculuktan bıkıyorum.
Neden mi böyle oluyorum?
Anlatayım. Kısa süre önce sendikaya üye okulöncesi bir grup öğretmen, can alıcı çalışma koşularını anlatmak için kapıları çalıyorlar. Süreç uzun, ben kestirmeden vardıkları sonucu söyleyeyim: "En görkemli makam odası Eğitim-Bir-Sen'de idi, ama üyesi olduğumuz halde bizimle hiç ilgilenmeyen de onlardı..." diyorlar.
Gördükleri keyfi muamele karşısında bu öğretmenler Eğitim-Bir-Sen'den istifa etmişler. Peki, bizim Ramazan Acar'ın umurunda mı? Elbette değil. Hatta, olası bir seçimde rakibe oy verme potansiyellerinden ötürü istifalarına sevinmiştir bile. Aha buraya yazıyorum. Ramazan'a oy vermeyen veya vermeme eğilimde olan bütün üyeler istifa etse daha bir güzel olur onun için. En şatafatlı sendika makamında, keyif çatmak varken şimdi kim uğraşacak üye ikna etmekle değil mi? Gitsin Ak Parti İl Başkanı Davut Gürkan uğraşsın; Ramazan ağamızın keyfi bozulmasın.
Şu halde soralım. Sendikaya gelen okulöncesi öğretmenlerin sorunlarını neden dinlemedin Ramazan? O öğretmenler neden istifa etmek zorunda kaldı Ramazan? Sen neyin sendikacılığını yapıyorsun Ramazan?
Sorun sadece sendikadan istifa etmek olsa ne ala. Ak Parti'nin gölgesinde, şatafatlı sendika makam odalarında oturan Ramazan ve şürekasının vurdumduymazlığı sayesinde birçok üye, "Sırf bu sendika ağalığı bitsin diye Ak Parti'ye oy vermeyeceğini" söylüyor. Peki, bunun hesabını kim verecek Ramazan?
Hani, Mahsuni ustanın, "Yoksulun sırtından doyan doyana..." dediği gibi; bu sendika derebeyleri de Ak Parti'in/Erdoğan'ın sırtından doydukça doyuyorlar. Keyiflerine diyecek yok. Nasıl olsa hesap soran da yok.
SON SÖZ:
Allah'tan Ak Parti'nin başında Davut Gürkan gibi dava sorumluluğunu bilen bir il başkanı var da sendikadan istifa edecek kadar umutları kırılan öğretmenlere zaman ayırmış, dinlemiş ve dertleriyle ilgilenmiş. Yani, Ramazan'ın işini de Davut başkan yapmış... Bitirirken hatırlatmak isterim. Okulöncesi öğretmenlerin gerçekten ciddi sorunları var. Bunların çözümü noktasında, Ak Parti İl Başkanı Davut Gürkan'ın öncülüğünde Bursa milletvekilleri konuya vakıf olup vaziyet etseler iyi olur. Yine, bitirirken bir hatırlatma da Ramazan Acar'a yapayım. Ramazan! Sana oy vermiş olmanın şımarıklığını süren tayfan, kendini eleştiren gazetecileri mahkemeye veriyormuş. Buyur, sen de beni dava et tam olsun.
-----
"Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve politikhaber.com.tr'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir."