Mustafa Gültekin

Mustafa Gültekin

seferisair@gmail.com

Ak Parti, kendini yeniden doğurabilir mi?

20 Eylül 2024 Cuma 15:57

Baştaki/başlıktaki soruyu, "Ak Parti'nin yeniden doğuşu mümkün mü?" Veya "Yeni bir devrimci başlangıç yapabilir mi?" Diye de sorabiliriz.

Bunlar cevabını bilmediğimiz sorular.

Ancak şimdilik bunu nasıl mümkün kılacağına dair akıl yürütebiliriz ki; ben de iki örnekle böyle bir çaba içinde olacağım.

Kartalların "Yeniden doğuş" hikayesini bilir misiniz?

Bilenlerin sabrına sığınarak yeni başlayanlar için bir hatırlatma yapayım. Efendim; kartal, kendi türü içinde en uzun yaşayan kuştur. Yetmiş sene ömür sürebilir, ancak bu yaşa ulaşmak için kırk yaşına geldiğinde ağır ve zor bir karar vermek zorundadır.

Şöyle ki; kartal, kırkı gördüğünde artık pençeleri sertleşir, gagası kıvrılır, tüyleri kartlaşır, kanatları ağırlaşır. Dolayısıyla eskisi gibi uçamaz ve avlanması da zorlaşır.

Bu zor zamanda kartal artık bir seçim yapmak zorundadır.

Ya kaderine razı olup, ölümü seçecektir. Ya da yeniden doğuşun sancılı sürecini göğüsleyecektir. Kartal, eğer kendini yeniden doğurmaya karar verirse, uygun bir yerde ve zamanda önce sert bir kayaya vura vura kıvrılan gagasını yerinden söker atar. Kartal bir süre yeni gagasının çıkmasını bekler.

Çıkan yeni gagasıyla iş görmez pençelerini söker. Yeni pençeleriyle ise ağırlaşan tüylerini yolup atar. Bu işlem yaklaşık beş ay kadar sürer ve bu sürecin sonunda kartal, otuz veya daha uzun süre yaşam sürecek o "Yeniden doğuş" serüvenini tamamlar. Kartal, artık uçmaya hazırdır.

Evet, tıpkı bir kartal gibi, Ak Parti de yirmi yılı aşkın ağır iktidar sorumluluğu altında çok yoruldu. Yine bir kartal gibi can alıcı öneme sahip bir kararın eşiğinde. Nitekim, bugün en çok Ak Parti'nin geleceği tehlike altında.

Ak Parti, adına "Değişim" dediği kongre sürecinde ya beylik bir kasvetle taşralı bir serüvenin son paragrafına sıkışıp kalacak; ya da heybetli uçuşuna mani olan o ağırlaşmış tüylerinden, gagasından ve asil yürüyüşüne mani olan ayak bağlarından kurtulup, kendini yeniden doğuracak.

Peki, bunu başarmak  söylendiği kadar kolay mı?

Elbette değil, ama imkansız da sayılmaz.

Grigori Petrov, "Beyaz Zambaklar Ülkesi"nin "Tarihten Dersler" bölümünde duvarları çatlayan, temeli çürüyen ve yıkılmaya yüz tutmuş Moskova Devlet Tiyatrosu'nun nasıl yeniden ihtişamlı haline kavuşturulduğunu anlatır.

Özetle, "Binayı yıkmak mı gerekiyordu?" diye sorar ve devamında, mühendislerin köşelerden başlayarak yavaş yavaş çürük kirişleri granit taşlarla değiştirdiklerini ve binayı yeniden sağlam temeller üzerine oturttuklarını anlatır. Bu hassas işlemin sonunda tiyatronun hala ve sapasağlam ayakta durduğunun altını çizer.

Devletlerin tarihini, ulusların devlet deneyimlerini de Moskova Devlet Tiyatrosu'nun tarihine benzetir Petrov. Tıpkı tiyatronun temelleri gibi eski yol ve yöntemlerin de zamanla eski gücünü ve anlamını yitireceğinden bahseder.

Nitekim, kartalın "Yeniden Doğuş" hikayesi gibi, Moskova Devlet Tiyatrosu'nun yenilenen temellerinin hikayesini de Ak Parti'ye uyarlayabiliriz. Ak Parti, bir "Erdemliler Hareketi" olarak yola çıkış iddiasından sapmadan, idealist yapısını bozmadan, bozulan, çürüyen, zayıflayan, yorulan yanlarını söküp, kendini yeniden sağlam temeller üzerine oturtarak ihtişamlı varlığını daha uzun yıllar sürdürebilir.

Daha önce de altını çizdim. Aslında bu yakıcı hakikatin altını bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan da çizdi. Şöyle ki; Erdoğan, "Zamanın ruhu, alışılagelmiş siyasi tarzları da değişime zorlamaktadır..." diyerek, "Değişim" için ilk işaret fişeğini en üst perdeden ateşledi. Bu ateşin harlanması gerekiyor. Zira Erdoğan'ın açıklaması, Ak Parti'de/n beklentiyi en üst seviyeye çıkardı.

SON SÖZ:

Birileri, koskoyu, kapkara bir umutsuzluk üfleyebilir, ama ben hala aksinin mümkün olduğunu, olması gerektiğini düşünenlerdenim. Ak Parti, kendi derinliğinde ağır basan aidiyetinin üstündeki külü üflediğinde; tıpkı kartalın, kendine daha uzun yılar yaşam sunacak yeniden doğuşa hazırladığı gibi kendini yeniden doğurmayı başaracaktır. Bunun için ihtiyaç duyduğu şey; Moskova Devlet Tiyatrosu'nda olduğu gibi, binayı yıkmadan, çürük parçaları sağlamlarıyla değiştirmektir.

 

------

"Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve politikhaber.com.tr'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir."

Mustafa Gültekin Hakkında

Ağaçhisar'da 1977'de Şubat'ın ayazında anamın kucağında açmışım gözlerimi dünyaya. Babamın sıcak nefesiyle kulağıma okuduğu ezanla duymuşum adımı.

Mustafa

Kendimi, "Asabı bozuk bir yazı gündelikçisi" olarak tanımlıyorum. Gazeteciliğe, ortaokulda, okul gazetesi çıkartarak başladım. İlk basın kartımı "bir eğitim hizmeti" olarak burada aldım ve o gün bugündür kendimi mesleğin öğrencisi olarak görmeye, öğrenmeye devam ediyorum.

Araf'tan yeryüzüne dağıldığımızdan beri, yurt tutmayan düşlerimin peşinde, kaleme duyduğum hürmetle 20 yılı aşkın bir süredir yerel ve ulusal gazetelerde yazılar yazıyorum. Evliyim ve Canevim, Yürek Yongam Neslihan Azra'mın babasıyım.