Yaşamı, kelimelerin koynundan çekip çıkaran, yeryüzünün yüz akı şairlerinden İsmet Özel'in, "Ben öyle bilirim ki yaşamak, berrak bir gökte çocuklar aşkına savaşmaktır..." mısralarıyla başlamak istiyorum söze.
Zira, başlığı duyunca başka türlüsüne de imkan yok zaten. Nitekim, ancak sözün en özelini söyleyebilen Özel'in sözüyle kifayet bulacak bitkin bir yürekten dökülen bu naçiz, bu çaresiz satırlar.
"7 milyon çocuk aç yatıyor"
Ne kolay söyleniyor değil mi? Veya ne kolay yazılıyor ve okunuyor. Oysa bu söz kurşun gibi ağırdır, kulakları sağır edercesine şiddetli. İnsanın iştahını/iflahını kesecek kadar vebal yüklüdür...
***
Dün, İYİ Parti'nin Bursa'daki iki bölge adaylarını ağırladık enBursa'da. Yirmi adayın yirmisini de aynı anda bir arada gördük, tanıdık, tanıştık. Bu, pek alışık olmadığımız bir yöntem, fakat seçime çok az bir zaman kaldığı düşünülürse akıllıca bir yöntem olduğu da ortada.
Yeri gelmişken söyleyeyim. Selçuk Türkoğlu'nun, il başkanı seçildiği gün, teşkilata, "Çarıklarınızı giyin" diyerek, Bursa'da artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını söylediğinden mütevellit İYİ Parti'nin iktidara karşı kullandığı orantısız zekaya çok defa şahit olmuştuk ki; bu da yine öyle bir zekanın ürünü olsa gerek.
İYİ Parti Bursa teşkilatları oldum olası hareketlidir, fakat bu sefer daha bir inanmış gözlerle baktıklarına şahit oldum. Bu bakış, cesaretle kurdukları cümlelere ve iddialara da yansıyor kuşkusuz.
Mesela, ikinci bölge birinci sıra adayı Hasan Toktaş'ın, İYİ Parti'ye ölçü biçen anketler için, "Parayı verenin düdüğü çaldığı anketler bunlar, tarihi yanılgı olacak..." sözleri, gerçekten not edilmeye değer. Yine, Toktaş'ın, MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman için, "Sinan Ateş sorularını cevapsız bıraktığı takdirde seçilemeyecektir, şansı da yoktur..." demesi de öyle.
Özellikle Ak Parti'nin oy deposu İnegöl'ü iyi bilen Hasan Toktaş, Ak Parti'deki liste memnuniyetsizliğinin kendilerine oy getireceği kanaatinde. Ak Parti'den, İYİ Parti'ye oy gider mi, giderse ne kadar gider, bunu kestirmek güç, fakat Ak Partililerin, kendi listelerini "En berbat liste" olarak gördükleri de sır değil. Bu sasıcı gerçeği, dünkü, "Gazla seçim gemisi yürür mü?" başlıklı yazımdan sonra partililerden bana ulaşan tepkilerle bir daha görmüş oldum.
İYİ Parti'nin Bursa'da önseçim yapması ve üyenin tercihine rıza gösterilmesi taraflı tarafsız hemen herkesten takdir topladı. Kuşkusuz bunlar alkışlanması, övülmesi ve her partinin örnek alması gereken çok güzel hareketler.
Hatta diyebilirim ki; kurulduğu günden beri önüne sandık konulan, ama sandıklar açılmadan götürülen ve nihayet asla oy vermedikleri isimlerden müteşekkil listeleri sırtlarında taşımak zorunda kalan, gazı alınmış Ak Parti teşkilatlarını acayip kıskandıran hareketler.
İste en sade üyesinden, liste başı vekil adaylarına kadar bütün İYİ Partililerin aynı safta sıralanmasına ve başları dik yürümesine sebep olan motivasyonun bu çok güzel hareketler olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Neyse, darısı diğer partilerin de başına diyerek en başa/başlığa dönmek ve yüreğime yük, büyük meseleyi yinelemek istiyorum. Evet, "7 milyon çocuk aç yatıyor..."
İYİ Parti Eğitim Politikaları Başkanı ve Bursa Milletvekili adayı Sevinç Atabay, haykırdı bu gerçeği. Türkiye'deki eğitim sisteminin çaresizliğine değinen Atabay, çeşitli sebeplerden dolayı iki milyon çocuğun okula gidemediğini ve yedi milyon çocuğun da aç yattığını söyleyerek, "Bu ülkenin daha önemli ne gibi bir sorunu olabilir..." diye sordu.
SON SÖZ:
Siyaseti, partiyi, dünya görüşünü, dini inancını, yaşam tarzını, falanı, filanı bir dakikalığına bir kenara bırakıp, çocukların aç yatmasından daha büyük bir sorun olup olamayacağını düşünelim derim. Seçim geliyor, siyaset yazan asabı bozuk bir yazı gündelikçisi olarak bana da soruyorlar, "Kime oy vereceksin?" diye. Madem öyle, söyleyeyim. Ben, yaşamı, "Çocuklar aşkına savaşmak" olarak görenlere oy vereceğim.
-----
"Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve politikhaber.com.tr'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir."