Yoğun bakımlar ve aciller doldu taştı!
  • SAĞLIK
  • 12 Ocak 2024 Cuma 14:35

Kış aylarına girmekle beraber Türkiye'de viral enfeksiyonlar kendini gösterdi. Yayılan enfeksiyonlar sebebiyle yoğun bakımların ve acillerin yüzde 100 doluluk oranlarına ulaştığı bildirilirken, toplu taşıma gibi toplu ve kapalı alanlarda maske kullanılması tavsiye ediliyor.

2020 yılında Kovid-19'un hayatımıza girmesiyle birlikte çeşitli salgınlar görülmeye başladı. Aralık ayı itibarıyla viral enfeksiyon salgını kendini gösterdi.

Türk Yoğun Bakım Derneği, konuyla ilgili açıklamalarda bulunurken, yoğun bakım doluluk oranlarının 0'ü bulduğunu bu sebeple ameliyatları iptal etmek zorunda kaldıklarını belirtti. Türkiye Acil Tıp Derneği (TATD) ise acil servislerin aşırı yük altında olduğu uyarısında bulundu.

EN YOĞUN İSTANBUL'DA GÖRÜLÜYOR

BBC Türkçe'ye açıklamalarda bulunan İstanbul Tabip Odası (İTO) Yönetim Kurulu üyesi Dr. Hacer Ayşen Yavru hızlı bir şekilde artış gösteren viral enfeksiyon salgınının en çok İstanbul'da görüldüğünü ifade etti.

Kendini gösteren enfeksiyon sebebiyle sağlık kuruluşlarında türlü aksaklıkların olduğunu belirten Yavru, zaten kapasitesi üzerinde çalışan acil servislerde aksamaların yaşandığını söyleyerek şu ifadeleri kullandı:

"Yoğun bakım yataklarının en fazla bulunduğu il olan İstanbul’da boş yatak bulunamaması nedeniyle yetersiz alt yapıya sahip yoğun bakım servisleri açılıyor, fakat bunlar da yetersiz kalınca entübe hastalar servislerde, acil servis kırmızı alanlarında sedye üzerinde izleniyor.

Sahadaki hekim arkadaşlarımız ve hastalar bu can yakıcı tablo ile mücadele ederken, sağlık otoritelerinin hiçbir uyarı yapmadığını görüyoruz. Oysa ki sadece toplu taşımada maske kullanımı gibi basit bir önlem bile yeterli olabilir."

2024 yılını salgınla açarken ne tür virüslerin görüldüğü ile ilgili açıklamalarda bulunan TTB Pandemi Çalışma Grubu üyesi Acil Tıp Uzmanı Özgür Karcıoğlu'na göre, toplumda "İnfluenza (A ve B), RSV, COVID-19’un çeşitli varyantları ve rinovirüs gibi diğer eski üyelerle birlikte miks bir salgın yaşanıyor" diyerek şunları söyledi:

"Halkta ağırlıkla COVID-19 endişesi hüküm sürüyor ancak benzer ölüm oranlarına sahip olan İnfluenza virüsleri için böyle bir endişe yok. Halbuki grip aşılanması yüksek düzeyde olsa hem İnfluenza hastalığı ve buna bağlı hastane yatışları azalacak hem de diğer virüs enfeksiyonlarına karşı da bağışıklık yükselecektir."

YOĞUN BAKIMLAR DOLU

İTO Yönetim Kurulu üyesi Yavru ise bu ağır seyirli viral enfeksiyonların 65 yaş üstü, astım, kalp, kanser gibi kronik hastalıkları olan kişilerde organ yetersizliğine sebep olabildiğini ve yoğun bakım ihtiyacı doğduğunu söylüyor:

"Yoğun bakım yataklarının akılcı kullanılmaması, palyatif bakım üniteleri gibi kronik bakım hastalarının izlenebileceği kurumların hayata geçirilmemesi sonucu zaten kısıtlı olan yatak sayısı, böyle salgın dönemlerinde tamamen yetersiz kalmaktadır."

"Salgına dikkat çekmeyen sağlık otoritesinin hem bu açıdan hem de hastane öncesi sağlık hizmet sunumundaki organizasyonu yapmamaktan dolayı sorumluluğu var."

VİRÜS KAPMAMAK İÇİN NE YAPMAK GEREKİR?

TTB, toplu taşıma gibi toplu ve kapalı alanlarda maske kullanılmasını tavsiye ediyor.

Karcıoğlu da bu tedbirler alınmazsa salgının 'kaçınılmaz' olarak yayılacağını, buna karşın grip ve zatürre aşısının kritik bir rol oynadığını belirtiyor:

"Aşılar üzerinden kayıtlı ve kanıtlanmış hiçbir ciddi olumsuzluk bulunmamasına rağmen aşıların kalp krizlerine, felce, kısırlığa ve diğer ölümlere yol açtığı safsatası birçok masum insanı etkilemekte ve aşıdan geri durmasına yol açmaktadır.

Hem uzmanlık dernekleri hem de devlet, aşılanma ve maske gibi korunma önlemlerine vurgu yaptığında, halk da bu duyarlılığı gösterdiğinde, aşı karşıtlığı safsatalarına, ilişkili yalanlara prim vermediğinde en az kayıpla salgınlar atlatılır. Verem, kızamık, çiçek, kuduz, tetanoz ile nasıl mücadele edildiyse bu salgınlar da o şekilde tarih olacaktır."

Odağı kurutmadan, hastanelerdeki artan başvurulara yetişmek bir süre sonra olanaksız hale gelebilir. Nitekim bu salgında İstanbul’da böyle bir durumun söz konusu olduğu anlaşılmıştır.

Özel sektörde çalışan yoğun bakım hekimlerinden edindiğimiz bilgilere göre, yoğun bakımlardan servislere çıkması gereken hastaları kamudaki servis yatakları ile buluşturan Ek-3 form sisteminin işlemediği ve sağlık çalışanlarına ek yük oluşturduğu anlaşılmıştır.

Üstelik dernekler ve meslek örgütleri tarafından yıllardır dile getirilen, “birinci basamağın sorunlarını çözün, yoksa en küçük salgında üçüncü basamak sağlık hizmetleri çöker, yoğun bakımların akılcı kullanımı için gereken mekanizmaları kurun” uyarılarına rağmen."

HABERE YORUM EKLE