Yavuz Ağıralioğlu: Vekaleti boşa düşürdünüz!
  • POLİTİKA
  • 17 Nisan 2025 Perşembe 21:49

Anahtar Parti Lideri Yavuz Ağıralioğlu, hükümetin 2023 seçimlerinde aldığı vekaletin boşa düştüğünü belirterek, “İyi bir iletişim stratejisi bulmuşlar. İllüzyonu ben bozayım. Madem bu kadar yaptığınıza inanıyorsunuz, şöyle deseydiniz 2023 seçimlerinde: 'Sayın Cumhurbaşkanımız, Devlet Bey'imiz konuşma yapsaydı. Vekalet istiyoruz sizden. Bize eğer yetki verirseniz, Öcalan'a heyet göndermeye karar verdik. Umut hakkından bahsedeceğiz. Bizi seçerseniz, terörsüz Türkiye hedefi için DEM'le masaya oturacağız, DEM'i Kandil'e göndereceğiz. Öcalan'ın sayın denmesine itiraz etmeyeceğiz.' Böyle deseydiniz de seçimi alsaydınız, göreydim sizi. Biz terörist Türkiye'ye karşı değiliz. Biz teröristlerle müzakerenize, Öcalan'dan medet ummanıza karşıyız. Bu yapılanların hiçbirini biz doğru bulmuyoruz. Enstrümanlar yanlış, niyet doğru olabilir. Ama siz Kabeye gitmek niyetiyle Amerika'ya giden uçağa binerseniz, niyetiniz ne kadar iyi olursa olsun, asla halis niyetinize rağmen Kabeye gidemezsiniz. Niyetinizle vasıtalarınızı uyumlu hale getirmek zorundasınız. Türk devletinin vasıtası Öcalan mıdır? Vasıta, gayeyle mütenasip olur. Vasıtanın, gayenin asaletine uygun hale gelmesi lazım” dedi.

Ağıralioğlu, İBB’deki yolsuzluk soruşturmaları ve Ekrem İmamoğlu’nun tutukluluğuna ilişkin de, “Siz, kendi belediyelerinize, kendi yakınlarınıza, kendi yandaşlarınıza da benzer denetim mekanizmalarını, benzer soruşturmaları uygulayıp tatbik edebilseydiniz, millet size diyecekti ki: itiraz edenlere lüzumsuz konuşmayın. Kendi adamlarını da yargıladılar. Kendi adamlarını da cezalandırdılar. Kendi adamlarını da soruşturdular. Hükümetin ahlaki üstünlüğünü kaybettiği bu yer, itirazı kuvvetlendiren yerdir. Hükümet, 7 Büyükşehir Belediye Başkanına el çektirdi, FETÖ süreçlerinin içerisinde bir takım usulsüz, kamu kaynaklarını, devlet imkanlarını bunların lehine kullandılar diye. O zaman bu belediyelere hesap verin denseydi, mahkeme sürecine taşınsaydı o zaman ahlaki üstünlük hükümetin elinde olurdu. Kimse bugün hükümete ‘siz muhalif cezalandırıyorsunuz’ diyemezdi. Milletin bir kuruşunun hesabını yaparken bu Peygamber kızı Fatma olsa hassasiyetinden geliyorlar. Kendilerine de dokunuyorlar dedirtseydiniz bunları konuşmuyorduk. Hükümetin, siyasetin imkanlarını rakip susturmaya yönelik kullandığının en büyük karnesi budur” diye konuştu.

Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, Malatya’daki ziyaretleri kapsamında ERTV canlı yayınına katıldı. Ağıralioğlu, burada yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi:

TÜRKİYE DE YÖNETİM BOŞLUĞU VAR

Türkiye'de Anahtar Parti, bu lüzumsuz parti lakırdısını, bu siyasetin yapamadığı sorunlara rağmen muhalefete yapamadığı sorunları ciro etme kolaycılığını, hevesini gördü. Bu tahterevalli siyasetini gördü. Bu hep haklı olan siyasetçileri gördü. Her söylediğinde, her yaptığında haklı olan ama haklılığına rağmen memleketi bu dertlerden kurtaramayan siyaseti gördü. İktidarı, yetkisi gücü varken sorun çözemezken gördü. Muhalefeti, bu kadar sorun varken iktidar olamazken gördü. Ne boşluk dolduracak? Türkiye'de boşluk bir parti boşluğu değildir. Türkiye'de bir partiye ihtiyaç yok. Türkiye'deki boşluk yönetim boşluğudur, adalet boşluğudur, üretim boşluğudur, ahlak boşluğudur. Ciddiyet boşluğudur, vakar boşluğudur, plan boşluğudur. Yönetimde maharet boşluğudur. Ciddiyet boşluğudur, mali disiplin boşluğudur. Kamu kaynaklarını doğru kullanabilme boşluğudur. Dolayısıyla biz bu partimizi memleketin geleceğine, sorunlarına sebep olan bu boşlukların üzerine kurduk. O yüzden biz Anahtar Parti'yi, memleketin geleceğine derman olsun diye, dertlerine çözüm bulsun diye, siyaset haddini bilsin, hududunda dursun diye, harcadığı her kuruşun hesabını versin diye, denge denetleme mekanizmaları çalışabilsin diye, siyaset kurumu yeniden güven kazanabilsin diye, memlekette vatandaşına bağırmak için değil, vekalet ettiği milletine hizmet edebilsin diye, kendini vekil, milletine sayabilsin diye kurduk.

SORUN DİYE YAŞADIKLARIMIZIN SEBEBİ SİYASETÇİLER

Millet bu kadar sevmiş, etmiş, desteklemiş. Yahu çözeydiniz memleketinizin sorunlarını. Bu ne hal yani? Bu ülkenin karnesi ne? Bu memleketin hali ne? Bu borç ne? Bu faiz ne? Bu enflasyon ne? Bu emeklinin hali ne? Bu yetimlerin hali ne? Bu şehidin, şühedanın, gazinin hali ne? Bunlar ne arkadaş ya? Bu sorunları saydığım iktidarın 23 yıllık kudretine sayıyorum bunları. Madem sen bu kadar kudretsin, madem bu kadar milletin adamısın, bu kadar sorun ne? Bu sorunları kim yaptı? Yani siyasete, siyasetçiye kızmayacak da millet kime kızacak? Bizim bu sorun diye yaşadıklarımızın hepsinin sebebi siyasetçiler.

NEYİNİZ EKSİKTİ?

İnsan bu kadar siyasetçilerin adını saydığı kadar 'Allah' dese evliya olur. Ben, 'Tayyip Bey' dediğim kadar 'Allah' deseydim evliya olurdum, kalbim yumuşardı. Efendimize esselatuselam gönderseydim, efendimiz ahirette hatırımı sayardı. Bu kadar siyaset konuşmak zorunda kalan bir memleket ayağa kalkabilir mi?Oy derdine, parti kavgasına memleketin kaybedecek 1 dakikası yoktur. Bu ülkenin hali nedir? Siyasetin karnesi zayıftır. Bundan daha iyi olabileceğini inanıyorlarsa niye yapmadılar? Neyiniz eksikti? Herşeyi yapma kudretiniz var.

YANLIŞ ŞEYE KONSANTRE OLMUŞLAR

Bu memlekette kimlik tartışması karın doyurmuyor. Mezhep, meşrep kavgası ülkeyi ayağa kaldırmıyor. Devamlı CHP'yi yeniyorsunuz. CHP'yi devamlı yeniyor olmakla övünüyorsunuz. Siz CHP'yi yeniyorsunuz, memleketin sorunları duruyor. CHP'yi yeniyorsunuz, fakirlik duruyor. CHP'yi yeniyorsunuz, enflasyon duruyor. CHP'yi yeniyorsunuz, faiz duruyor. CHP'yi yeniyorsunuz, depremde alınması gereken tedbirler alınamadığı için enkazın altında hatıralarımız duruyor. Siz devamlı CHP'yi yeniyorsunuz, memleketin kaderi değişmiyor. Sizin vazifeniz CHP'yi yenmek değildi, sizin vazifeniz memleketinizin sorunlarını yenmekti. Yanlış bir şeye konsantre olmuşlar.

VEKALETİ BOŞA DÜŞÜRDÜNÜZ

Vekalet boşa düştü. Arkadaşlarımız, kamuoyunda itibar kaybına sebep olmasın, daha önceki çözüm rezaletinde hisselerine düşen izzetsizlik bu sefer hisselerine düşmesin diye iyi bir iletişim stratejisi bulmuşlar. Çok iyi konuşuyorlar. Şöyle diyorlar: 'Terörsüz Türkiye'ye karşı mısınız siz?' Şimdi bak, itiraz edene, endişelere olanlara biz emin şeyimiz var. Biz Öcalan'ın muhataplığını, Öcalan'ın Kürt'e değmesini, değdirilmesini, Öcalan üzerinden şehidin şühedanın rencide edilmesini, siyasetin boşa düşürülmesini, bu kadar bedel ödemişliğimize hürmetsizlik edilmesini kabul etmiyoruz. Bu yapılan muhataplığı Kürt'e de hakaret sayıyoruz. Meclise hakaret sayıyoruz, siyasete hakaret sayıyoruz. Şimdi iyi bir iletişim stratejisi bulmuşlar şöyle diyorlar: 'Siz terörist Türkiye'ye karşı mısınız?' Soru öyle sorulmaz. İllüzyonu ben bozayım. Madem bu kadar yaptığınıza inanıyorsunuz, şöyle deseydiniz 2023 seçimlerinde: 'Sayın Cumhurbaşkanımız, Devlet Bey'imiz konuşma yapsaydı. Vekalet istiyoruz sizden. Bize eğer yetki verirseniz, Öcalan'a heyet göndermeye karar verdik. Öcalan'a mektup yazdıracağız, kongre toplansınlar diye lütuflar atacağız. Umut hakkından bahsedeceğiz. Bizi seçerseniz, eğer bizi iktidara getirirseniz, terörsüz Türkiye hedefi için DEM'le masaya oturacağız, bu DEM'i Kandil'e göndereceğiz. Kandil'de yetmezse İmralı'ya göndereceğiz, İmralı'dan Kuzey Irak'a göndereceğiz. Bunlara konuşma yaptıracağız, Öcalan'ın sayın denmesine itiraz etmeyeceğiz.' Böyle deseydiniz de seçimi alsaydınız, göreydim sizi. Söylemeye utandığınızı şöyle ifade ettiniz: Kemal Kılıçdaroğlu iktidar olursa Öcalan'ı serbest bırakacak, bunlar DEM'le masaya oturacaklar dediniz. Cumhurbaşkanlığı makamını bunlar DEM'le pazarlık konusu yaptılar dediniz. İmralı ile görüşüyorlar dediniz. Bunların hepsini söylediniz. Millet de fakirliğe, yoksulluğa, işsizliğe razı oldu. Size dedi ki: 'Tamam, siz devlet düşmanlarıyla oturmuyorsunuz. Onlara oy vermiyoruz, fakirlikle razı oluyoruz' diye size oy verdi. Ne yaptınız siz şimdi? Vekaleti boşa düşürdünüz.

BİZ TERÖRİSTLE MÜZAKERENİZE KARŞIYIZ

Hükümet 2023'te aldığı vekaleti boşa düşürdü. 'PKK'yla görüşecek, Öcalan'ı serbest bırakacak, Selahattin'i serbest bırakacak. DEM'le görüşecek, Kandil'le muhatap olacak, Cumhurbaşkanlığı makamını pazarlığa açacak' diye konuştunuz. Millet de size inandı. Şimdi buradan hisselerine bir şey düşmesin diye uydurmuşlar bir laf. Neymiş? Siz terörist Türkiye'ye karşı mısınız? Biz terörist Türkiye'ye karşı değiliz. Biz teröristlerle müzakerenize karşıyız. Biz Öcalan'dan medet ummanıza karşıyız. Biz çocuklarımızın katiline bu kadar meşruiyet açmanızdan rahatsızız, ona karşıyız. Biz Öcalan'ı Kürt'e değdirmenize karşıyız. Biz PKK'yı Kürtlerin temsilcisiymiş gibi davranıp onlara muhatap almanıza karşıyız. Yaptığınız her işe karşıyız. Yanlış bunlar. Bunları daha önce yaptığınız aynı şeye heves etmenize, üstelik bunu da geçen dönem aldığınız vekaleti umursamadan, milletinizden mahcup olmadan yapmanıza itiraz ediyoruz. Bunu beğenmiyoruz. Beğenmek zorunda da değiliz. Aynı şeyi söylüyorum. Bu boşa düşmelerini sağlayacak şeyi soruyorum onlara. Madem bu yaptığınızın çok makbul bir şey olduğunu düşünüyorsunuz, peki bu kadar bedeli bu millete niye ödettiniz siz? 99'da Öcalan yakalandı, duydu patladı. 'Beni 1000 parçaya ayıracaklar' diye korktu. Sonra dedi ki: 'Benim anam Türk, ben Türk Devleti'ni çok severim, emrinizdeyim. Devletin emrindeyim.' Bugün yaptığınız gibi de değil, acziyetle aslında. Dedi ki: 'Ben Türk Devleti'nin emrindeyim.' 26 senedir bu ödediğimiz bedeli ödetmeyediniz bize. Gidip konuşaydınız madem konuşarak oluyordu. Ben bunları doğru bulmadım. Bu ilkesizlik siyasetin güven kaybına sebep olacak. Devlet ciddiyetini kaybettirecek. Milletin siyasetçiye itimadını kaybettirecek bir şey gibi görüyorum. Bu hürmetsizliktir. Şehide hürmetsizliktir. Gaziye hürmetsizliktir. Yetime hürmetsizliktir. Analara babalara hürmetsizliktir. Kürt'e hürmetsizliktir. Öcalan'ı Kürt'e değdirmek Kürt'e hürmetsizliktir. PKK'yı Kürtlerin temsilcisi gibi saymak, anmak Kürt'e küfürdür, hakarettir. Dolayısıyla bu yapılanların hiçbirini biz doğru bulmuyoruz. Enstrümanlar yanlış, niyet doğru olabilir. Ama siz Kabeye gitmek niyetiyle Amerika'ya giden uçağa binerseniz, niyetiniz ne kadar iyi olursa olsun, asla halis niyetinize rağmen Kabeye gidemezsiniz. Niyetinizle vasıtalarınızı uyumlu hale getirmek zorundasınız. Niyete uygun vasıta, devletin vakarına uygun vasıta, ödediğimiz bedele uygun vasıta, devlet millet varlığımıza uygun vasıta Öcalan mıdır? Türk devletinin vasıtası Öcalan mıdır? Türk devletinin barış, huzur, adalet, merhamet, nezaket falan diye konuşurken, binebileceği vasıtanın adı Öcalan mıdır? Vasıta, gayeyle mütenasip olur. Vasıtanın, gayenin asaletine uygun hale gelmesi lazım. Soylu bir hedef, soysuz bir vasıta. Asil bir hedef, asaletsiz bir vasıta. Kıymetli bir hedef, çirkin bir vasıta. Ne? Olur, olur olur. Nasıl olur? Nasıl olur? Faiz parasıyla cami yapmak gibi mesela.

İBB’DEKİ YOLSUZLUK TARTIŞMALARI

Milletimizin hiçbir ferdi, 'Bizim paramızı çalsınlar, çalanı ellemeyin. Size ne, bizim paramızı çalıyorlar' demez. Millet, niçin muhalif partilerin belediye başkanlarına böyle yapıyorsunuz diyorsa, bu soruyu sormalarına sebep olan şey, sizin adalet duygunuzun eşitlik kapasitesini kaybetmesidir. Yani siz, kendi belediyelerinize, kendi yakınlarınıza, kendi yandaşlarınıza da benzer denetim mekanizmalarını, benzer soruşturmaları uygulayıp tatbik edebilseydiniz, millet size diyecekti ki: O zaman itiraz edenlere lüzumsuz konuşmayın. Kendi adamlarını da yargıladılar. Kendi adamlarını da cezalandırdılar. Kendi adamlarını da soruşturdular. Hükümetin ahlaki üstünlüğünü kaybettiği bu yer, itirazı kuvvetlendiren yerdir. Yani Ekrem İmamoğlu şimdi içeride, 'Ben üç defa seçildim diye cezalandırılıyorum' diyorsa, diyebiliyorsa, 'Efendim ben kreş açtım, efendim ben lokanta açtım, lokantaları cezalandırıyorlar' falan diye siyasi bir mevzi tahkim ediyorsa, mağduriyet tabi bu tahkim edebildiği mevziyi ona sunan, hükümetin adaleti eşit uygulayamamasıdır.

PEYGAMBER KIZI FATMA OLSA HASSASİYETİNDEN GELİYORLAR

Hükümetin ahlaki üstünlüğü… 7 Büyükşehir Belediye Başkanına el çektirdi biliyorsunuz. Bunları, spor olsun diye el çektirmediler. Bunlar, FETÖ süreçlerinin içerisinde bir takım usulsüz, kamu kaynaklarını, devlet imkanlarını bunların lehine kullandılar diye… Böyle konuşulmuş da mahkemeye intikal etmiş bir süreç hatırlıyor musunuz? O zaman bu belediyelere hesap verin denseydi, mahkeme sürecine taşınsaydı o zaman ahlaki üstünlük hükümetin elinde olurdu. Kimse bugün hükümete ‘siz muhalif cezalandırıyorsunuz’ diyemezdi. Milletin bir kuruşunun hesabını yaparken bu Peygamber kızı Fatma olsa hassasiyetinden geliyorlar. Kendilerine de dokunuyorlar dedirtseydiniz bunları konuşmuyorduk. Hükümetin, siyasetin imkanlarını rakip susturmaya yönelik kullandığının en büyük karnesi budur. Bu karne yüzünden yapılanın, millet hesabın siyasi olduğunu düşündüğü için hakkımızı aramaya dönük değil bu, rakip elemeye yönelik bir organizasyondur duygusu taşıyor.

ZÜCACİYE DÜKKANINA GİRMİŞ FİL GİBİ DAVRANMAZ DEVLET

Devlet, adalet çalıştırdığı zaman olmayacak bir şey oluyor. Mekanizma yanlış çalışıyor. Mühim bir şey ifşa ediyorum. Devlet, ne yaptığı kadar nasıl yaptığı da önemli kurumlardır. Öyle zücaciye dükkanına girmiş fil gibi davranmaz devlet. Her şeyi yerli yerinde yapar. Masumiyet karnesi yok, lekelenme hakkı yok, doğal hâkim güvencesi yok… Bu kadar yoğun propagandaya mahkûm kalmış dava süreci yargıya müdahale sayılmıyor mu?

ERKEN SEÇİM BEKLEMİYORUM

Tayyip Bey'in siyaset pratiği kazandığı haklardan vazgeçmez. Yani aynısından alabilme riski olan bir yetkinin üç yılından niye vazgeçsin ki? Diyelim ki alırsa, yine yüzde 51 ile almayı deneyecek diyelim. Zaten yüzde 51 ile aldığı bir şeyin 3 senesinden niye vazgeçsin ki? Çok saçma bir beklenti bu yani. Bunu halledebilir, biraz erken alabilir, azıcık erken alabilir. Yani millet şimdi çok erken seçim bekliyor, ben beklemiyorum.

SİZ HEP GALİP, MİLLET HEP MAĞLUP

Tayyip Bey, mecburiyetleri çok iyi yönetebilen biridir. Siyaset pratiğinde Tayyip Bey'in siyasi maharetine itimat ediyorum ben. Tayyip Bey'in siyasi maharetinin memleketin kaderini değiştirmemesine kızıyorum. Sizin maharetiniz var, memleket berbat olmuş. Sizin maharetinizin, memleketin kaderini değiştirmesi lazım. Fakirliğine yetmesi lazım, sorunlarını çözmesi lazım. Siz hep galipsiniz, millet hep mağlup. Siz hep yeniyorsunuz, millet hep yenilmiş yani. Ne olacak yani? Siz hep CHP'yi yeniyorsunuz, hep rakiplerinizin canını okuyorsunuz. Memleketin canı çıkmış. Problem var. Yani sizin rakiplerinizi yenme maharetiniz, memleketin sorunlarından kurtulma imkanına dönüşmüyorsa, sizin maharetinizden memleket istifade edemiyor demektir. Dünya siyaset tarihinin gördüğü en maharetli siyasetçisiniz. Ülkede işsizlik oranları ortada. Enflasyon ortada, faiz ortada. Bu memleket öyle oluyorsa, sizin maharetinizin bize ne faydası var? O yüzden maharetli siyasetçi, memleketi abat eden siyasetçidir. Uzunca zamandır Sayın Cumhurbaşkanı'nın siyasi mahareti sorun çözmeye yetmiyor. Rakip yenmeye yetiyor. Uzunca zamandır Sayın Cumhurbaşkanı'nın siyasi kapasitesi muhaliflerin canını okumaya yetiyor, memleketin sorunlarının canını okumaya yetmiyor. Millet de bunu fark etmeye başladı. Bu fark edilen şey siyasette boşluk oluşturdu, biz o boşluğu doldurmak için kurulduk.

TÜRK DEVLETİNE BEDEL ÖDETİLİYOR

İsrail'in güvenlik programı tıkır tıkır çalışıyor. Amerika Birleşik Devletleri, İsrail'i himaye ediyor. Gazze'yi vuran alçaklığın da himaye edeni Amerika'dır. Suriye'de bizim sınırımıza kadar gelen PKK tehdidinin de İsrail üzerinden himaye edeni Amerika'dır. Bu plan işlerken bizim başımızda da belalar var. 3- 4 milyon sığınmacı yük olarak duruyor. Kontrolsüz sınırlarımız başımızda dert olarak duruyor. Şimdi PKK devlet kurdurulmasın diye ordumuz teyakkuzda duruyor. Güney Kıbrıs'ta hareketlenme var. Birtakım üsler açılıyor. Haseki Erbil birleştirilmeye çalışılıyor. Barzani, Talabani ve Mazlum Kobani isimli terörist bir araya getiriliyor. Bunlara bir peşmerge bakanlığı kurduruyor. Türk devletine, milletine bedel ödetiliyor. Evlatlarımız öldürülüyor. Sınırlarımız kevgire dönüyor. Sığınmacı yükü altında ülkemiz rahatsız ediliyor. PKK'ya devlet kuruluyor. Adalarda Yunanistan'da şımarıklığa fırsat veriliyor.”

 

HABERE YORUM EKLE