Merkez Bankası politika faizini yüzde 25’ten yüzde 30’e çıkarması sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "nass" tartışması yeniden gündem oldu.
Erdoğan'ın emriyle faiz şubat ayında % 8.5’a indirilmiş, seçimlerin yapıldığı mayıs sonuna kadar yüzde 8.5’te tutulmuştu.
Şimşek ve Erkan’ın göreve gelmesiyle, seçim sonrasında haziranda yüzde 15’e yükselmiş, kademeli artışlar yapılacağı belirtilmişti. Şimdi ise yüzde 30'a çıkartıldı.
KARAR Yazarı Taha Akyol, muhafazakar iktidarın bu çelişkili tutumunu köşesine taşıdı. Akyol, "Müslümanların faiz sorunu" başlıklı yazısında, "Faiz denilen her şey nassın yasakladığı “riba” türünde bir işlem mi?" sorusunu sordu.
İŞTE AKYOL'UN O YAZISI
Elbette faiz konusunda nas var. İnanan hiç kimse bunu hafife alamaz. Fakat şu soruya sormak da “aklın gereği”dir: Adına faiz denilen her şey nassın yasakladığı “riba” türünde bir işlem mi?
Nitekim İslam tarihinde de “Nass ortada olduğuna göre, sana bana ne oluyor” diye kestirip atılamamıştı…
Kanuni Süleyman zamanında İmam Birgivi ve Şeyhülislam Çivizade “nass var” diyerek, para vakıflarının faizle kredi vermesini yasaklatmışlardı. Fakat para vakıfları çökmüş, finans kaynakları kuruyan esnaf ve sosyal hizmetler krize düşmüştü.
Kanuni, Şeyhülislamlığa Ebussuud Efendi’yi getirdi, yeni şeyhülislam para vakıflarının yüzde 12’ye kadar faizle kredi verebileceğine dair fetva yazdı.
Yavuz’un Şeyhülislamı Kemalpaşazade de her faizi değil “bu faizi” caiz görmüştü, onların da dayandığı klasik çağ fetvaları vardı tabii.
Görülüyor ki, “nass var” diye kestirip atmak tarihte bile mümkün olmamıştı. “Sana bana”, en çok da fıkıhçılara çok iş düşüyor: “Rasyonel zemin”de araştırma ve tartışma.
HABERE YORUM EKLE