Yerel seçimlerden sonra parti kurması beklenen Yavuz Ağıralioğlu, asgari ücretle ilgili dikkat çeken açıklama yaptı. Ağıralioğlu, "Ekonomik sorunlarımız, milletimizin asgari yaşam standardı düşürülerek çözülemez. Acı reçetenin ilk muhatabı, asgari ücretli vatandaşlarımız olmamalıdır..." dedi.
Yavuz Ağıralioğlu, toplumsal bir yara haline dönüşen asgari ücretin belirlenmesi sürecinde, büyükşehirlerde ve diğer ilerde alım gücünün farklılık arz ettiğinin altını çizip, asgari ücretin bölgesel olarak belirlenmesi gerektiğini söyledi.
AĞIRALİOĞLU'NUN AÇIKLAMASI ŞÖYLE:
Asgari ücret belirlendiğinde, milyonlarca vatandaşımızın da asgari yaşam standardının belirlendiğinin bilinmesi gerekiyor. Ekonomik sorunlarımız, milletimizin asgari yaşam standardı düşürülerek çözülemez. Acı reçetenin ilk muhatabı, asgari ücretli vatandaşlarımız olmamalıdır.
Yıllardır ifade ediyoruz ki: Asgari ücret tutarının, açlık sınırının altında olması hem insani hem de ahlâki olarak kabul edilemez bir durumdur! Kaldı ki sağlıklı bireylerin, sadece gıda ve güvenlik değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel ihtiyaçlarının karşılanmasının da asgari ücretin tespitinde önemli bir unsur olarak değerlendirilmesi elzemdir.
Asgari ücretin belirlenmesi kadar, ücretin reel değerinin korunması da önemlidir. Ücret gelirinin korunmasında, ana faktör zam değil, enflasyonla mücadele olmalıdır. Çünkü enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde, asgari ücret zammı, ücretliye refah artışı sağlamıyor. Eğer ücret gelirlerine yapılan zamlar, refaha yol açmış olsaydı; 2020 yılında 2.324 TL olan asgari ücretin, üç yılda 11.402 TL'ye çıkmasının sonucu olarak, bugün asgari ücretle çalışan vatandaşlarımızın refahının arttığını da görüyor olurduk! Enflasyonla mücadele edilirken, asgari yaşam standardını belirleyen asgari ücret, bu mücadelenin bir aracı olarak görülmemelidir.
Bununla birlikte, asgari ücretin büyükşehirlerdeki alım gücü ile diğer illerdeki alım gücü farklılık arz ettiğinden, asgari ücret bölgesel olarak belirlenmelidir. Asgari ücretin bölgesel olarak belirlenmesinin, büyükşehirlere emek göçü riskine engel olabilmek için de yatırımcılara işçi maliyet avantajı, prim ve yatırım teşvikleri verilmek suretiyle yatırımların diğer illere yapılması/yayılması sağlanmalıdır. Bu sayede, diğer illerdeki istihdam artışı, ülke içerisindeki göç dengesini korurken beraberinde büyükşehirlerdeki kalabalık nüfus maliyetinin azalmasına da imkân sağlayacaktır.
Piyasa koşulları dikkate alınarak; asgari ücret, meslek bazında ayrı ayrı belirlenmelidir. Ücret üzerinden alınan vergiler ve SGK primlerinin, işçi ve işverene olan maliyetinin düşürülmesi amacıyla ücretin gerçeğe göre düşük beyan edilmesi, sosyal güvenlik sisteminde ciddi sorunlara yol açmaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumu, gelir-gider dengesinin sağlanması amacıyla bütçeden 600 Milyar TL'nin üzerinde transfer gerçekleştirmiştir ve bu kaynak transferleri artarak devam etmektedir. Bu kaynağı oluşturan bütçe gelirlerinin çoğunluğu, dolaylı vergilerden elde edildiğinden dolayı, kayıt dışılığın faturasını yine ücretli çalışanlarımız ödemektedir.
Son söz olarak; asgari ücret tespit süreçlerini yakinen takip edeceğiz ve yıllardır uygulanan yanlış ekonomi politikaları sebebiyle enflasyona karşı zaten ezilen vatandaşlarımızın, emek ve alın terinin, sonuna kadar da takipçisi olmaya devam edeceğiz.
HABERE YORUM EKLE